Beykoz camcılığının temelleri, Osmanlı Devleti’nde yeni bir sanayileşme dönemi başlatmış olan Sultan III. Selim tarafından 1700’lü yılların sonlarında atılmıştır. O dönemlerde Beykoz, gerek arazi yapısının bu tip bir sanayileşme için müsait olması gerekse cam işçiliği sırasında çıkan olası yangın problemleri durumunda, zengin akarsuları dolayısıyla çabuk müdahale edilebilmesi açısından oldukça uygundur. Beykoz’da kurulmuş olan cam fabrikasının ünlü cam ustası Mehmed Dede Venedik’e gönderilir ve burada camcılık hakkında detaylı bir eğitimden geçerek “Beykoz Camları”nın temellerinin oluşmasına katkı sağlar.
Beykoz’da Sultan III. Selim döneminden yaklaşık kırk yıl sonra, Sultan Abdülmecid döneminde Tanzimat döneminin ünlü isimlerinden olan Ahmet Fethi Paşa’nın girişimleriyle bir “Cam ve Billur Fabrikası” kurulur ve burada üretim yeniden başlatılır. “Beykoz işi” camların yanına, büyük bir özenle yapımına başlanan “çeşmibülbüller” de eklenir. Çubuklu’da kurulan Cam ve Billur Fabrikası’nın yeni camları, dönemin padişahına, vekillerine ve ileri gelenlere hediye edilecek kadar başarılı olmuşlardır.
Osmanlı Devleti’nin sanayideki düzeyini temsil etmek için “Beykoz camlarının” ilk eserleri, 1851 yılında Avrupa’da açılan uluslararası sanayi fuarına gönderilir. Beykoz camları, güzelliklerinin yanı sıra yüksek düzeydeki özellikleriyle de çeşitli ödüller kazanır. Tıpkı 19. yüzyılda ortaya çıkarılmış olan ürünlerin yeni sanayi ve teknolojilerin birer sembolü olarak kabul edilmesi gibi, serüvenlerine Boğaziçi’nde başlamış olan “Beykoz camları,” da İmparatorlukta kurulmaya başlanan yeni cam sanayiinin o dönemdeki sembolleri arasındadır. “Boğaziçi Camcılığı”nın yeni kimliğini oluşturan cam ürünler, bu bölgede kurulmuş olan fabrikaların adıyla: İncirköy, Paşabahçe, Çubuklu gibi birbirine çok yakın yerlerin isimleriyle anılır. Fakat genel olarak bu bölgedeki çeşitli cam atölyelerinde üretilmiş olan camların tümüne “Beykoz işi” denilmektedir.
1844 yılında Beykoz çevresinde yeniden başlatılan camcılık sanatı zaman zaman kesintiye uğramasına rağmen uzun yıllar boyunca sürdürülür ve günümüz Türk cam sanayisinin içinde yeşerdiği verimli gelenek ortamının temellerini oluşturur.
Beykoz camcılığında bir önemli adımı da 1889 yılında Paşabahçe’de atılmıştır. O tarihlerde Osmanlı Devleti’nde gerçek anlamdaki tek cam fabrikası olan işletme, Paşabahçe Vapur İskelesi ile Tekel İçki Fabrikası arasında, deniz kıyısında kurulmuştur. Halk arasında kısaca “Modiano Cam Fabrikası” olarak bilinen işletmenin kurucusu “Saul D. Modiano” isimli bir İtalyan’dır.
Türkiye Cumhuriyeti ile yeni Türk cam sanayisinin önemli adımlarından biri olan Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası’nın temeli İstanbul’da ve yine camcılığın merkezi olan Beykoz’da 1935 tarihinde atılır. Uzun yıllar boyunca Beykoz’da cam sanayiinde üretim yapan fabrika, bölgede başlayan trafik yoğunluğu ve imalat fabrikalarının Boğaziçi’nden kaldırılması gerekçesi kapsamında 2002 yılında Denizli’ye taşınır.
Beykoz’da Osmanlı döneminden beri devam etmekte olan “camcılık” geleneği, bir kültür mirası olarak günümüzde hâlâ farklı işletmeler ve vakıflar ile yaşatılmaya devam etmektedir.